Piyanist filmini izleyen bilir. Nazi Almanya’sının, Orta Avrupa’nın en güzel 5 şehrinden biri diyebileceğim Polonya’nın Krakow şehrinde yaptığı zulmü, bir piyano sanatçısı üzerinden anlatır… Old Town dedikleri bölgede, bir gece yarısı piyano konseri veren bir Polonyalının tuşlarında tıngırdattığı melodide insanın aklına çok şey geliyor gerçekten.
Doğal sınırları olmadığı için tarih boyunca işgallerden kurtulamamış, ‘Hadi ülke işgal edelim’ diye yola çıkan memleketlerin ilk işgal durağı olan; Ağustos’un göbeğinde adama mont satın aldırtan, komünist dönemde sitelerde süren ‘bloklular’ denen bir yaşam şeklinin geliştiği, ağır, depresif, kasvetli ve güzel bir ülke Polonya…
Tarih boyunca 43 kez işgal edilen, 3 kez de haritadan silinen Polonya, Auschwitzve Birkenau gibi milyonlarca dramın yaşandığı toplama kamplarının da ev sahibi. Bugün şehrin bu kısmı UNESCO tarafından dünya mirası olarak ilan edilmiş ve koruma altında. Eski şehrin dar sokaklarında birbirinden güzel binaların arasında yürürken yüzlerce yıl geriye de, 70 yıl geriye de gidebilirsiniz.
Yıllardır tanıdığınız insanların olmasına gerek yok Polonya’da. Dilini, kültürünü bilmediğiniz bu ülkeye ilk gidişinizde önceleri biraz tedirginlik hissedebilirsiniz ancak Polonya’ya adım attığınız andan itibaren insanların sıcaklığı yardım severliği sizi saracaktır. Yanlış otobüse bindirildiğinizde diğer otobüse koştururken yoldaşınızdır bir başka Polonyalı, size taksi çağırarak. Ya da, asla birilerine anlatmaya cesaret edemeyeceğim Auschwitz kampına giderken entelektüel bakışlarıyla yanınızdadırlar. Üzerinden yıllar geçse de, unutmadığınız, tebessümle hatırladığınız, yine gitme imkânım olsa diye dilediğiniz, sıcacık insanların ülkesi.
Kentte farklı ilgi alanlarına sahip kişiler için onlarca farklı müze bulunmakta, bunların içerisinden en dikkat çekeni ise ‘Varşova Ayaklanma Müzesi’ Avrupa’nın Almanya’dan sonra savaştan en çok yara ile ayrılan ülkesi olan Polonya’nın İkinci Dünya Savaşı’na kendi perspektifini başarılı bir şekilde yansıtan müze, savaşın ardından adeta bir hayalet kente dönen başkent Varşova ve Varşova Ayaklanması’na büyük bir yer ayırmış durumda. Savaş esnasında yeraltı örgütleri tarafından sürdürülen direniş mücadelesinin en ince detayına kadar sergilendiği müzede Avrupa tarihinde bir kırılmaya sebep olan savaşa işgal edilenlerin gözünden şahitlik etmeniz mümkün.
Tarihe meraklıysanız ziyaret etmeniz gereken bir başka nokta Nazi Almanya’sı tarafından kentte oluşturulan ve Polonyalı Yahudilerin zorla ikamet ettirildiği Varşova Getto’sunda yaşanan acıları gözler önüne seren ‘Pomnik Bohaterów Getta’ (Getto Kahramanları Anıtı).
Nazi’nin en çok zarar verdiği ülke
Nazi Almanya’sından en çok zararı gören ve bu nedenden ötürü günümüzde AB üyeliğine hak kazanmış olmasına rağmen AB’nin önde giden ve politikalarında en büyük etkiye sahip olan ülkeleri Almanya ve Fransa ikilisinin tüm çabalarına karşın ısrarla ABD yanlısı politikalar izleyen Polonya’nın bu davranışın sebebi, 2’nci Dünya Savaşı tarihi gösterilebilir. Polonya, kendisini işgal eden Almanya ve buna göz yuman Fransa’dan bu şekilde intikam almaktadır.
Gettolarında hala kurşun izlerinin yer aldığı duvarlar ve adamların ‘Bakın bize bunları bunları yaptılar’ diye mahcup ama gururlu bir şekilde anlattığı tasarım harikası 2’nci Dünya Savaşı müzeleri, Ankara’ya benzeyen Varşova’sı ve Orta Avrupa’nın en iyi 5 şehrinden biri olan Krakow’u, mütevazı Siedlce’si, deniz kıyısındaki Gdansk’ı ile Polonya, keşfedilmeyi bekliyor. Polonya’yı lütfen sessiz ziyaret edin ve o nazik insanlarına kırıcı olmayın…