Uğruna casusluk faaliyetlerinin yürütüldüğü, Sanayi Devrimi sonrası Avrupa’nın en gözde renklerinden biri haline gelen, rengi doğru tonda elde edene ödüllerin verildiği, doğru rengi bulabilmek için uğruna yarışmaların düzenlendiği Edirne Kırmızısının peşinden Fransa’nın Mulhouse kentine uzanan yolculuk…
Uluslararası literatürde Rouge de d’Andrinople adıyla anılan Edirne Kırmızısına ait yaklaşık 300 yıllık kumaş bir baskının sergilendiği Fransa’nın müzeleriyle ünlü Mulhouse kentine en kolay yoldan Euroairport’tan ulaşabilirsiniz.
Euroairport; İsviçre’nin Basel, Fransa’nın Mulhouse ve Almanya’nın Freiburg şehirlerine ulaşımın sağlandığı, üç ülkeye çıkışın olduğu, Fransa’nın İsviçre ve Almanya sınırına yakın olan Saint-Louis komün idari bölgesinde yer alıyor.
Mulhouse’a ulaşmak için havaalanından kalkan ve son durağı Saint-Louis tren istasyonu olan otobüslere binmeniz gerekiyor. Yaklaşık 7-8 dakikalık bu yolculuk için kişi başı 3 Euro ödemek zorundasınız. Bu arada Mulhouse’ün Mulüz diye telaffuz edildiğini hatırlatalım.
Saint-Louis’ten Mulhouse’a ise 3.20 Euro karşılığındaki biletle yaklaşık 15 dakika süren bir tren yolculuğu sonrasında varıyorsunuz. Mulhouse, yüzde 60’ını göçmenlerin yüzde 40’ını ise Fransız nüfusun oluşturduğu, yaklaşık 110 bin nüfusuyla, Strazburg’dan sonra Alsace bölgesinin ikinci büyük şehri.
Mulhouse, yakınındaki Colmar’la birlikte dünyada şarap yoluyla ünlü Alsace bölgesinin en çok ziyaret edilen yerlerinin başında. Eşsiz mimarisiyle göz kamaştıran Mulhouse’un kelime anlamı ise Değirmen Köyü.
Dünyanın en büyük otomobil müzesi Ulusal Otomobil Müzesi’ne (Cité de l’Automobile) ile Avrupa’nın en büyük hayvanat bahçelerinden biri olarak bilinen Mulhouse Zooloji’ye ev sahipliği yapan Mulhouse’de ayrıca birçok özel müze de yer alıyor.
Mulhouse’ün tarihi ise biraz hareketli. Şehir, 1347’de Kutsal Roma İmparatorluğu’ndan ayrılarak bağımsızlığını ilan etti ve Mülhausen Cumhuriyeti’ni kurdu. Ardından 1515’te İsviçre Konfederasyonu’na üye olarak katıldı. (yoldasin.com)
Vestfalya Barış Antlaşmasıyla Fransa, 1648’de Almanya’yı Alsace bölgesini kendisine devretmesi için zorlasa da bölgenin bağımsızlığı devam eder. 1746 yılında Mulhouse’da ilk tekstil fabrikası açılarak Sanayi Devrimi’nin önü açılır. (yoldasin.com)
Kent, 1798’de Mulhouse vatandaşları tarafından oylama yapılarak yeni Fransız Cumhuriyeti ile yeniden birleştirildi. Fransa’nın 1871’de Prusya’ya yenilmesi üzerine Mulhouse, Alman kontrolüne geçti. Bu dönemde Almanca Mülhausen olarak anılan şehir ancak 1919’dan sonra Mulhouse ismine tekrar kavuştu. (yoldasin.com)
Mulhouse Tren İstasyonu’nda indikten sonra yönünüzü sağ tarafa doğru çevirdiğinizde, Kumaş Baskı Müzesini yani Musée de l’impression sur étoffes’i göreceksiniz. Müze sabah 10.00’da açılıyor ve 12.00 – 14.00 arası ziyarete kapanıyor. 14.00’ten sonra ise 18.00’e kadar ziyaret edebilirsiniz.
Müze Pazartesi günleri hariç haftanın 6 günü açık ve ziyaret kişi başı 10 Euro. Öğrenci için ise 5 Euro. 1857’de kurulan Endüstriyel Tasarım Müzesi, Musée de l’impression sur étoffes’in temelini oluşturuyor.
1955’te, müzeyi yerel bir hukuk birliği tarafından kurulan müze 6 milyon örneğe ek olarak 50 bin tekstil dokümanı saklıyor. 18’inci yüzyıldan günümüze dek yatak örtüleri, eşarplar, şallar birçok tekstil ürünü iki katlı özel müzede sergileniyor.
Müzede Fransızca, Almanca ve İngilizce dillerinde saat 10:00 ile 16:00 arasında bir günlük baskı kursları düzenlemektedir. Tahta ile yazdırarak masa örtüleri veya diğer tekstil ürünleri yapabilirsiniz. En fazla 5 kişi ile sınırlıdır. Müze ayrıca yıl boyunca çeşitli sergilere de ev sahipliği yapmaktadır.
18’inci yüzyıldan 1940’lara kadar, dünyadaki en önemli basılı malzeme koleksiyonunu temsil edildiği müze bugün tekstil camiasında en önemli müzelerden biri olarak görülmektedir.
Müze yönetimi tarafından her yıl bir Noel rengi seçildiği için müzenin tasarımı her Noel öncesi yeniden düzenleniyor. Müzenin 2011 yılının motifi olarak seçtiği ve ‘Gül Rengi’ adını verdiği renk ve motifte Edirne Kırmızısından şu şekilde bahsediliyor:
“Gizli imalat olması nedeniyle Türkler tarafından büyük bir titizlikle korunan, ünlü kırmızı Adrianople övgüyü hak ediyor. Bu motif, 19’uncu yüzyılda Avrupa tekstil baskısının kaynağı ve Mulhouse’un yükselişi ile Hintlilerden esin kaynağı oluyor.”
Fransız sanayici ve mühendis Édouard Delamare’in deyimiyle Fransa’da pamuk kullanımının yaygınlaşması sonucu sırrı çözülmesi zorunluluk haline gelen Edirne Kırmızısı ilk kez 1740’lı yıllarda Fransa’da üretiliyor.
Tam olarak yılı bilinmese de 18’inci yüzyıla ait olduğu bir kumaş 2018 Kasım itibariyle müzenin birinci katında sergileniyor.
Müze yönetimi tarafından özenle korunan Edirne Kırmızısı, müzenin neredeyse geneline hakim. Müzenin birçok noktasında Edirne Kırmızısı dahil kırmızının birçok tonunu görebilmek mümkün.
Fotoğraftaki kumaş, Dollfus Mieg & Cie koleksiyonundan ve 1825 – 1830 yılları arasında pamuklu bir kumaş üzerine baskı yöntemiyle basılmış.
Edirne ile İzmir’in yolu Edirne Kırmızısında da kesişiyor. Daha önce ulaştığım kaynaklarda Yakın Doğu’daki kök boya üretimin kopyalanmasında ve maddenin özelliklerinin Avrupa’da öğrenilmesinde etkili olan gezgin, girişimci ve mucit Claude Flachat’in İzmirli bir hallacı ve Edirneli iki boyacıyı Fransa’ya götürdüğü biliniyor. Edirne ve İzmir bağını bir başka yazıya saklayalım.
Araştırmış olduğum tüm kaynaklar, Edirne Kırmızısının en doğru rengi ipek kumaş üzerinde verdiği sonucuna ulaştırıyor. Ki rengimizle ipek kumaş üzerine basılı bir halde karşılaşınca bu bilginin doğruluğu teyit ediliyor adeta. Gerçekten de ipek kumaşta öylesine şık, öylesine albenili duruyor ki…
Müzede, Edirne Kırmızısının da basılı olduğu çok sayıda kumaşın satıldığı bir satış bölümü var. Ayrıca müzenin girişinde Edirne Kırmızısına ait bir kumaş baskının ve sevgili ağabeyim Recep Zogo’nun girişimleriyle Trakya Üniversitesi Merkez Kütüphanesi’ne kazandırılan Paylaşılmayan Renk: Edirne Kırmızısı isimli kitabın fotoğrafı yer alıyor.
Her yıl bir Noel rengi belirleyen ve o yılki renge göre kumaş basıp satış yapan müze yönetimi, en çok satış yapılan kumaşın 2011 yılının rengi olan Edirne Kırmızısına ait olduğunu belirtiyor.
Ortamıza aldığımız sevgili Aynur Demirci ablam da Edirne Kırmızısından sonra Mulhouse’ün bana kattığı en büyük güzellik oluyor. Seni tanımak harikaydı Aynur abla…
Ve son olarak Rouge d’Andrinople’in yani Edirne Kırmızısının bir rakibi olduğunu öğreniyorum. O da L’etoile Rouge D’amsterdam. Yani Amsterdam’ın Kızıl Yıldızı 🙂