“Gümrük kapılarındaki uzun araç kuyrukları her zaman çekilmez olmuştur ancak Türkiye ile Yunanistan sınırında bulunan Kastanies Köyü, bu çekilmezlik durumunu avantaja çevirmiş durumda…”
Ağırlıklı olarak Almanya’da yaşayan Yunan ailelerin evlerinin bulunduğu Kastanies, 2018’in ilk günleri itibariyle 4’ü taverna olmak üzere, toplamda 10 işletmeye sahip. İki ülke arasında geçişin sağlandığı Pazarkule ve Kastanies gümrük kapılarında son yıllarda artan binek araç kuyrukları, Yunan yatırımcının dikkatini Kastanies’e çekerken, özellikle akşam yemeği ve alışveriş için günübirlik seyahatlerle Yunanistan’a geçmeyi tercih eden Türkler, bu küçük ve şirin köyün ekonomisine adeta yön veriyor.
Yunanlıların Meriç anlamına gelen Evros diye tabir ettiği bölgede yer alan ve başta Orestiada olmak üzere civar yerleşim alanlarındaki restoran ve tavernalarda akşam yemeği yemek için saatlerce gümrük kapısında beklemek istemeyen Türkler, arabalarını gümrük sahasının dışına park edip sınırı yürüyerek geçiyor. Bu durum, başta Orestiada ve Dimetoka olmak üzere civar köy ve şehirlerdeki restoranları tercih eden Türklerin, Kastanies’taki kafe, restoran ve tavernalara yönelmesine neden oluyor.
ARABAYI PARK EDİP SINIRI YÜRÜYEREK GEÇİYORLAR
Edirne’de sigortacılık ve muhasebecilik yapan 28 yaşındaki Berker Kartel, ayda bir ya da iki kez akşam yemeği için Yunanistan’a gittiklerini, tercihlerinin de genelde Edirne’ye yaklaşık 20 kilometre mesafede bulunan Orestiada olduğunu belirtiyor. Son yıllarda, özellikle de hafta sonları Yunanistan’a geçmek için Pazarkule Gümrük Sahası’nda saatlerce beklediklerini ve bu durumun artık dayanılmaz bir hal aldığını belirten Kartel, “Yunanistan’da 3 saat vakit geçirmek için kuyrukta 3 saat bekliyoruz” diyor.
Bir hafta sonu İstanbul’dan gelen misafirleri ile Yunanistan’ın Oresitada şehrine eğlenmeye gideceklerini ancak sınırdaki kuyruğu görünce sınırı yürüyerek geçmeyi denediklerini belirten Kartel, “Misafirlerimizle geri dönmemek için arabayı gümrük sahası dışına park ettik ve sınırı yürüyerek geçtik. Her iki gümrük sahasındaki işlemler ve sınırı yürüyerek geçmemiz toplamda 15 dakikamızı aldı. Daha sonra Kastanies’taki bir restorana geçtik ve sınırda harcayacağımız vakit kadar burada zaman geçirdik” diyerek Kastanies’in iyi bir alternatif olduğunu belirtiyor.
AKŞAM YEMEĞİ YEYİP EDİRNE’YE DÖNMEK
Edirne’de öğretmenlik yapan ve isminin verilmesini istemeyen bir ziyaretçi ise hafta sonları hem Türkiye’ye hem de Yunanistan’a girişlerin çok yoğun olduğunu ve bu durumun her iki tarafta da uzun araç kuyrukları oluşturduğunu ifade ediyor. Her iki gümrük kapısının da en fazla çift peron çalışmalarının bekleme süresini uzattığına, özellikle hafta sonları belirli saatlerde kuyruktaki araç sayısının yüzlerle ifade edildiğine vurgu yapan ziyaretçi, “Bu durum kuyrukta saatlerce beklememize yol açıyor. Oysa biz akşam yemeği yeyip döneceğiz” diyerek uzayıp giden kuyruklarda beklemenin sıkıcı bir hal aldığını ifade ediyor.
Avrupa Birliği ülkelerine araçla girişi esas kılan yeşil sigortalı araç sahiplerinin kuyrukta beklememek adına sınırı yürüyerek geçmesi, başta Orestiada olmak üzere civar yerleşim birimlerine gitmek isteyen Türkleri, sınırdaki en yakın Yunan köyü olan Kastanies’e çekiyor. Bu potansiyeli değerlendirmek isteyen Yunan yatırımcılar da durumu fırsat bilip Kastanies’a yatırım yapmaya başlayınca kayıtlı nüfusu 1000’i, yerleşik nüfusu ise 600’ü geçmeyen köydeki işletme sayısı da her geçen yıl artıyor. 2010 yılında 2, 2014 yılında 4, 2016 yılında 7 olan işletme sayısı, 2018’in ilk günleri itibariyle 10’u bulmuş durumda.
KÜÇÜK KÖYÜN MİSAFİRLERİ ARTINCA EKONOMİSİ DE İKİYE KATLANDI
Edirne’de 1962 yılında kurulan Edirne Tanıtım ve Turizm Derneği‘nin Başkanı Bülent Bacıoğlu, Kastanies’taki işletme sayısının her geçen yıl artmasının bir tesadüf değil, bir talep ve arz meselesi olduğunu belirtiyor. Günübirlik girişler için Yunanistan’ı en çok tercih eden Türk ziyaretçilerin başını Edirne’de ikamet edenlerin çektiğini ifade eden Bacıoğlu, “Bunu sırasıyla Kırklareli, Havsa, Lüleburgaz ve Babaeski olarak sıralayabiliriz” diyor.
Türk ziyaretçilerin Yunanistan’daki yerleşim yerlerini tercih etmelerinin başlıca nedeninin akşam yemeği ve farklı bir ortamda vakit geçirmek olduğuna vurgu yapan Bacıoğlu şöyle diyor:
“İnsanlar aynı ürün ve aynı hizmetten, hatta aynı ortamdan sıkıldıkları vakit bir farklılık isteyebiliyor. Bu çok normal. Bu yüzden Edirne’den olsun, çevredeki il ve ilçelerden olsun çok sayıda Türk, akşam yemeği için ya da alışveriş için günübirlik olarak Yunanistan’a gitmeyi tercih edebiliyor. Ancak bu tercih durumu, haftanın belirli günleri ve saatlerinde aşırı derecede yoğunluğa sebep oluyor. Haliyle kuyrukta saatlerce beklemek istemeyenler, sınırı yürüyerek geçmeyi tercih ediyor.”
Sınırı yürüyerek geçenlerin genellikle Kastanies’ta kaldığını, ancak nadiren de olsa az sayıda kişinin buradan taksi tutarak Orestiada’ya geçtiğini belirten Başkan Bacıoğlu, “Taksi ortalama 20 ila 25 Euro para alıyor. Bir de bunun dönüşü var tabii. O nedenle sınırı yürüyerek geçenlerin % 90 – 95’i Kastanies’ta kalıyor. Kastanies’a bu kadar talep olması da bu küçük köyde hizmet veren işletme sayısını son yıllarda ikiye katlayabiliyor” diyor.
KRİZDEN EDİRNELİ ZİYARETÇİLER KURTARDI
Sınırı yürüyerek geçmek beraberinde birtakım sorunlar da doğuruyor. Her iki gümrük kapısında da yayalar için ayrı bir peron olmaması, sınırı yaya olarak ya da aracıyla geçenlerin gümrük işlemlerinin aynı yerde yapılmasına yol açıyor. Bu durumda kuyrukta zaman zaman tartışmalar da yaşanmıyor değil. Lüleburgaz’da özel bir sağlık firmasında çalışan Ayhan Tütüncü, “Biz saatlerce kuyrukta beklerken sayıları bazen 10’u aşan yayaların, aynı anda hiç sıra beklemeden önümüze geçmesi haksızlık” diyor. Bir kişinin gümrük işlemlerinin ortalama 1 ila 2 dakika sürdüğünü ancak bu rakamın kuyrukta saatlerce bekleyenler için bile dayanılmaz bir hal aldığını ifade eden Tütüncü, her iki gümrük sahasına da yayalar için ayrı bir peron yapılması gerektiğini vurguluyor.
BATUM EFEKTİ
Kastanies’taki bu gelişim, Batum ile örneklendirilse de Batum’un gelişimi çok daha eskilere dayanıyor. Türklerin Artvin’in Hopa İlçesi’nde bulunan Sarp Sınır Kapısı üzerinden geçiş yaptığı Batum önemli bir liman ve ticaret merkezi olmasının avantajını çok iyi değerlendiren Batum son yıllarda yoğun olarak Türkleri de ağırlamaya, hatta Türk yatırımcıları da kendisine çekmeyi başardı. Kastanies’taki gelişim her ne kadar Batum efekti vermese de Türkler tarafından çok sık tercih edilmesi ve şehir ekonomisini Türklerin kalkındırması nedeniyle Batum’la benzer özellikler taşıyor.
TÜRKÇE TABELA UYGULAMASI VE TÜRKÇE MENÜ
Köydeki en eski işletme, Stavro’nun işlettiği Kammeni Roda. Sınır kapısından girişte köy meydanı yakınında sol tarafta bulunan işletme, köyde Türkçe tabela uygulamasını da kullanan ilk mekan olarak dikkat çekiyor. İlerleyen dönemde Türkçe menü bastırarak Türkleri mekana çeken Stavro, zamanla öğrendiği Türkçe kelimeler sayesinde Edirne’den çok sayıda dost edindiğini belirtiyor.
TÜRK İŞLETMECİ ENGİN ‘ANASON’A BEKLİYOR
Kastanies’a şimdilik son işletmeyi kazandıran ise bir Türk. Yunanistan’ın Rodop Dağları eteklerine kurulu Babalar Köyü doğumlu olan Engin Delibekir Çavuş. İki ay önce ‘Anason’ ismini verdiği işletmeyi faaliyete geçiren 25 yaşında ve üniversite mezunu olan Engin, aynı zamanda işletme üzerine yüksek lisans da yapıyor. Öğrencilik yılları da dahil uzun süre Orestiada’da servis elemanı olarak çalışan ve son 2 yıldır da Kastanies’ın Arda Nehri kıyısına kurulu festival alanındaki kafeteryada görev yapan Engin, patronunun daveti üzerine patronuyla ortaklığa soyunduğunu belirtiyor. Eski patronunun artık yeni ortağı olduğunu belirten Engin, kendisi dahil 8 kişinin çalıştığı Anason’da çalışanların ikisinin de Türk olduğunu belirtiyor.
POTANSİYELİ GÖRDÜM VE AÇTIM
Cuma günleri, Evros bölgesinin tanınan müzisyenlerinden olan ve Edirne başta olmak üzere Türkiye Trakya’sında da çokça konsere imza atan buzuki sanatçısı Nikos Grammatidis‘in canlı performans sergilediğini belirten genç işletmeci, hafta içleri saat 15.00’ten, hafta sonları ise 12.00’den itibaren hizmet verdiklerini ifade ediyor.
Genç işletmeci, ortak olduğu Kastanies’taki işletme için ise, “Potansiyeli gördüm ve açtım” diyor. Yürüyerek geçenlerin arabayla geçenlerin iki katına yaklaştığını ifade eden Engin, “Dedeağaç’ı krizden nasıl İstanbullular kurtardıysa Orestiada’yı ve bu bölgeyi de Edirneliler kurtardı” diyor.
TRABZONSPORLU DİMİTRİ
Kastanies’ta en eski işletmelerden biri de Dimitri’nin eşiyle birlikte işlettiği Taverna Platia. Duvarında 61 numaralı Trabzonspor formasının bulunduğu tavernada geçen süre zarfında her taraftar, tuttuğu takımın ya atkısını ya da formasını astırmış Dimitri’ye. Ancak Dimitri “Ben Trabzonsporluyum” diyor. Türk müşterilere hizmet ede ede Türkçeyi söktüğünü ifade eden Dimitri, Türk müşterisini de tanımış durumda. “Türkler çok aceleciler. Her şey hemen hazırlanıp getirilsin istiyorlar” diyerek Türklerin son yıllarda değişen yemek yeme kültürünü de iki cümleyle özetliyor.
SLOW FOOD
Oysa başta İtalyanlar olmak üzere İspanyollar ve Yunanlar, yani Akdeniz ülkelerinin insanları, özellikle akşam yemeklerini 4-5 saate yayarak hem sofrada günü değerlendiriyor, hem de sağlıklı bir yöntem olan yavaş yemek yeme metodunu uyguluyorlar. Bu konuda yeni bir trend olan ‘Slow Food’ konusunu da bir sonraki yazımda ele alacağım…
ARDAS FESTİVALİ’NE EV SAHİPLİĞİ YAPIYOR
Öte yandan Kastanies her yıl, Yunanistan’ın en büyük açık hava festivallerinden birine ev sahipliği yapıyor. Her yıl Temmuz ayında düzenlenen Ardas Festivali binlerce Yunanlının yanı sıra Türklerin de akınına uğruyor.
ÇEYREK KÖY
Adını, köy etrafında sıkça bulunan kestane ağaçlarından alan ve Osmanlı zamanında Kestanelik olarak anılan Kastanies Köyü, ‘Çeyrek Köy’ olarak da biliniyor. Geçmiş zamanda 3 defa büyük yangın geçiren ve her defasında köylülerin tabiriyle çeyrek bir kısmı yangından kurtulan köy, halk arasında ‘Kestanlik’ten çok ‘Çeyrek Köy’ olarak da anılır.