Bir matador… Elinde bir pelerin. Hem de kırmızı mı kırmızı…
Boğaların kırmızıya değil de matadorun el hareketlerine tepki verdiğini öğrendiğimde biraz hayal kırıklığına uğramıştım açıkçası. Kırmızı, her ne kadar Manuel Rodriguez Sanchez’in elindeki pelerin gibi gözükse de benim için, Sanchez’in Lupe Sino’ya duyduğu aşktı Menno Meyjes’in Manolete filminde. Aynı zamanda şehvetti kırmızı, tutkuydu, ihtirastı. Aşktı kırmızı. En çok da yaşadığım şehirdi: Edirne’ydi…
Edirne’nin kırmızıyla olan tarihi geçmişi çok bilinen bir gerçek olmasa da Edirnelilerin kırmızıyı sevdiği, yine Edirne’nin boyacılarının ünlü olduğu, küçüklükten bu yana hep kulağımıza çalınıp durmuştur. Birçoğumuz da bunun nedenini merak dahi etmemiştir. İşte Ordinaryüs Profesör Süheyl Ünver’in “Her şey biter Edirne bitmez” cümlesi konuyu size ne kadar özetleyebilir bilmiyorum ama tarih kitaplarının tozlu sayfalarında Edirne’nin dünya literatürüne kabul ettirdiği bir rengi olduğu ortaya çıktı: Edirne Kırmızısı…
Uluslararası literatürde Fransızca Rouge d’Andrinople ismiyle anılan ve Avrupa’da yeni bir dönemi başlatan Sanayi Devrimi sonrası birçok tekstilcinin dikkatini çeken Edirne Kırmızısı; uğrunda çokça emek ve paranın harcandığı, sırrını çözene ödüllerin verildiği ve hatta casusluk faaliyetlerine konu olacak tarihsel ve bir o kadar da önemli bir renk olarak dikkat çekiyor.
Avrupa’da ilk başlarda Türk Kırmızısı olarak bilinen ve sonrasında, Edirneli iki boya ustasından esinlenmesiyle birlikte Edirne Kırmızısı olarak anılmaya başlayan bu renk, çok zahmetli bir boyama sürecini içerdiğinden olsa gerek yalnızca tekstilde kullanılıyor. En doğru tonu da kumaşta, daha ipek kumaşta veren Edirne Kırmızısına bu yüzdendir ki ahşapta ya da çinide rastlamak mümkün değil.
Adı Edirne ile özdeşleşen ve yine içinde Edirne sözcüğünün geçtiği, ahşap üzerine süsleme sanatı olarak bilinen Edirnekari’de de bolca karşılaşabileceğiniz kırmızı sizi yanıltmasın. Edirne Kırmızısı, bayrak kırmızısına oranla daha koyu bir yapıya sahip ve gerçek tonunu tekstil ürünleri dışında görmeniz neredeyse imkansız.
Fransız sanayici ve mühendis Édouard Delamare’in deyimiyle Fransa’da pamuk kullanımının yaygınlaşması sonucu sırrı çözülmesi zorunluluk haline gelen Edirne Kırmızısı ilk kez 1740’lı yıllarda Fransa’da üretiliyor. En doğru tonu kumaşta, hatta ipek kumaşta veren Edirne Kırmızısının serüveni, 1756’da Fransa’ya dönerek Lyon’a yakın bir bölge olan Saint Chamond’da bir Türk Kırmızısı boyahanesi kuran ve Yakındoğu’daki kök boya üretimin kopyalanarak Avrupa’ya getirilmesinde etkili olan gezgin ve mucit Claude Flachat’in İstanbul’dan iki kalaycıyı, İzmirli bir hallacı, iki Ermeni mordan ustasını, İranlı bir eğirmeciyi ve iki de Edirneli boyacıyı Fransa’ya götürmesiyle bambaşka bir boyuta ulaşıyor. O döneme kadar Türk Kırmızısı olarak bilinen rengin Edirne Kırmızısı olarak yeniden adlandırılmasında da işte Edirneli bu iki boya ustasının payı dikkat çekiyor.
Sonraki yıllarda Avrupa’yı adeta bir kırmızı modası sarıyor. Fransa’daki başarılı örnekler kıta Avrupası’nda yayılarak birçok ülkede konuşulur hale geliyor. Fransa’dan sonra İsviçre’de, 1760’lı yılların başında bir Türk Kırmızısı boyahanesi açılıyor. Bu boyahaneyi ise sonraki yıllarda Hollanda izliyor. Amsterdamlı iki tüccar da, Hollanda’da yaşayan bir Türk ustayla birlikte 1768 yılında bir Türk Kırmızısı boyahanesi daha açıyor.
1765 yılında Imprimerie Royale kök boya üretiminde belli bir kaliteyi yakalama isteği sonucun Fransa’da bir talimatname basıyor. Çünkü birçok boyacı, orijinal Edirne Kırmzısını, daha doğrusu o dönemde boyacılar tarafından Adrianopolis olarak adlandırılan bu rengi elde edebildiklerine inansa da çok azı, bu özel işlem gerektiren formülü başarabiliyordu.
Avrupa’da popülerliği giderek artan Edirne Kırmızısı, en nihayetinde İngilizlerin de dikkatini çekmeyi başarıyor. Kök boya ile boyama yönteminin boya endüstrisindeki sırların öğrenilmesinde bir casusluk tekniği olarak kullanılan Edirne Kırmızısı, Edirne Kırmızısının üretilmesine büyük çabalara girişen İngiliz hükümeti, rengin tanıtımını yapmaları üzerine 1781’de Fransız Louis Borelle ve kardeşini İngiltere’ye davet ediyor ancak İngilizler, İngiliz endüstrisinin yararına sırlarını ortaya çıkarması için Borelle ve kardeşlere 2 bin 500 pound ödese de uygulama başarılı olamıyor.
Seneler 1776’yı gösterdiğinde ise Pouce ve Archalat isimli iki tüccar devlet desteği ile Edirne’den birkaç Yunanlı boyacıyı Paris’e getirtiyor. Bundan sonraki süreçte ise Avrupa’da tekstilciler arasında sıkı bir rekabete dönüşecek olayların ilk adımı atılıyor. Edirne Kırmızısının elde edilmesi bir ara o kadar önem kazanıyor ki renge ait formülün yer aldığı reçetenin saklanması için piyasada farklı farklı reçeteler dahi dolaştırılıyor.
Sonraki süreçte Edirne Kırmızısı Avrupa’yı özellikle de İngiltere’yi öyle etkiliyor ki, renk uğruna yarışmalar yapılıyor. Merkezi Manchester’da bulunan The Society of Arts isimli dernek Edirne Kırmızısının en doğru şekilde elde edilebilmesi için 1761 yılında bir yarışma düzenliyor. Manchester’da boyacılık yapan John Wilson Edirne Kırmızısını en iyi üreten boyacı olarak yarışmayı kazanırken aynı Wilson bu kez iki yol sonra rengi daha parlak bir şekilde elde ederek dernekten bir ödül daha kazanıyor.
Rekabet Avrupa’daki ülkeleri öylesine sarıyor ki Fransa’da bir baskı fabrikası bulunan sanayici Oberkampf, rakiplerinin boyama teknikleri ayrıntılarını öğrenmek için yeğenlerini Glascow’a dahi yolluyor.
Dokuz Eylül Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Öğretim Görevlisi Doç. Leyla Yıldırım, bir makalesinde Edirne Kırmızısından “Uğrunda çok emek ve paranın harcandığı tarihsel bir renk” diye bahsederek rengin önemini bir cümleyle özetliyor aslında.
Edirne Kırmızısı Türk tekstil piyasasında beklediği karşılığı alamasa da Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Tekstil Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Recep Karadağ Türk kırmızısı olarak da bilinen ‘Edirne Kırmızısı’ rengini günümüz teknolojisine uygun olarak üretebilen nadide insanlardan. Türkiye’de yalnızca İstanbul Ümraniye’de bulunan Türk Kültür Vakfı’na ait Kültürel Mirası Koruma ve Doğal Boya Laboratuvarı’nda basımının yapıldığı tarihi rengin patenti, Türk Kırmızısı adı altında Türk Kültür Vakfı tarafından alınırken yıllar öncesinden kalma Edirne Kırmızısına ait bir kumaş baskıyı bugün Fransa’nın müzeleriyle ünlü Mulhouse şehrindeki Emprime Tekstil Müzesi’nde (Musée de l’impression sur étoffes) görebilmek mümkün.
İşte tarih boyunca Traklara, Odrislere, Makedonlara, Bizanslılara ve son olarak da Osmanlılara olmak üzere birçok medeniyete ev sahipliği yapan, Cumhuriyet döneminin en seçkin kentlerinden biri olan ve 8 bin 300 yıllık tarihine yüzlerce somut ve somut olmayan değer sığdıran Edirne, dillere destan rengiyle 1700’lü yıllarda olduğu gibi yeniden Avrupa’yı kasıp kavurmaya hazırlanıyor.