Çok seviyorum şu söz grubunu bi’ cümle içinde bodoslama kullanmayı… Bir martının kanadında… Bir özgürlük manifestosunun son cümlesi gibi adeta…
Bu ara mesai mefhumum değişti. Yalnızlaşan iş çıkışı saatlerimle büyük bi’ kovalamaca içindeyiz. Havanın tam da soğuduğu bugünün akşamında, marketlerin kapanma saatine yetişme telaşı içinde evimin hemen altındaki süpermarkete girdiğimde kapamalarına 8 dakika vardı. Bir çırpıda seçtiğim kış sebzelerini, ucuzlukçudan aldığım kaptaki sirkeli suda bekletirken kendiliğinden ağzımdan dökülüverdi ‘bir martının kanadında…’ sözcükleri. Belki de bugün sanal bi’ sohbette “havalar soğumasa daha iyi olacaktı da :)” cümlesinin ‘minimalist’ birinden tarafıma iletilmesinden olsa gerek.
Kasım ayının son akşamında sebzeleri birer birer durularken tekil ve çoğul geçen yaz akşamlarıyla doldu aklımın odaları. Zihnim o yazdan bu yaza koşarken; parmaklarımın yazıma ilham veren şarkıyı tuşlamasıyla yolculuğum denizaşırı diyarlara doğru yol aldı da aldı…
Bi’ şarkının şarkının genelde orijinal versiyonlarını sevmişimdir. Cover’lanmış hallerini orijinallerine değişmeyeceğim topu topu 5 şarkı varsa biri de budur. Hüsnü Arkan alınmasın ama bu 5 şarkıdan ikisi Ezginin Günlüğü‘nden (bir diğeri de Feridun Düzağaç’ın cover’ladığı Düşler Sokağı). Y kuşağının öyle ya da böyle yakalamayı başardığı Ezginin Günlüğü’nün bu ‘ilginç’ seneye denk gelen 40. yılı nedeniyle farklı sanatçılar tarafından yorumlanan 40 Yıllık Şarkılar albümünde elbette ki en çok dikkatimi çeken, Cihan Mürtezaoğlu‘nun seslendirdiği Martı şarkısı oldu. Güzel güzel gezen ve aynı zamanda tadına doyamadığım şiirler yazan, son olarak da denemeleriyle açlığımı gideren sevgili Özlem‘e de ilham olan martılar, biraz yazın ama tam olarak denizin sembolü olarak ‘bulutların asfaltında’ kendi hikayelerini yazmaya devam ediyorlar. Tıpkı babamın anneme ‘yavru kuşum’ hitabı gibi…
Kazancakis Zorba’da martıların yolculuğuna olan hayranlığını şu şekilde dile getiriyor:
“… İki küçük martı, karınlarını dalgacıklara dayayıp denizin iniş çıkışlarına uyarak sallanmaya başlamıştı. Karınlarının beyazlık ve tazeliğine hayran hayran bakıyordum. Onlara baktıkça şöyle düşünmekteydim: Yol budur; büyük uyumu bulmak ve güvenle izlemek…”
Ben bu gece bi’ martının kanadına takıldım. Sabahı nerede yaparım bilmiyorum.
Gece gündüz bana birdir ah güzelim
Çünkü gözlerim hep kördür
Kanatsız kuş olmak zordur ah güzelim
Denize varmayan ırmak
Gör beni gör beni gör gel gözüm ol gör beni
Sar beni sar beni sar gökyüzüm ol
Uç beni uç beni uç yavru kuş ol uç beni
Geç beni geç beni geç kanadım ol
Bırak uyusun şu deniz kanatlarımın altında
Gel gezmelere gidelim biz bulutların asfaltında
Hiç yaşamamışız gibi olacak sonunda
Ben kendi yoluma gideceğim güneş kendi yoluna
Gör beni gör beni gör gel gözüm ol gör beni
Sar beni sar beni sar gökyüzüm ol
Uç beni uç beni uç yavru kuş ol uç beni
Geç beni geç beni geç kanadım ol
Takıldım gittim peşinden ah güzelim
Bir gemiydi benim sevdiğim
Yelkeninde bir beyaz gül ah güzelim
Dumanında sevda sözleri
Gör beni gör beni gör gel gözüm ol gör beni
Sar beni sar beni sar gökyüzüm ol
Uç beni uç beni uç yavru kuş ol uç beni
Geç beni geç beni geç kanadım ol