Hesap ödemenin aslında bir ceza değil de ödül olabileceğini, Baltık Körfezi kıyısına kurulu Riga’nın şirin mi şirin tatil beldesi Jurmala’da öğreneceğim hiç ama hiç aklıma gelmezdi.
Nasıl ki Edirneliler yaz tatillerini Enez’de Erikli’de, TekirdağlılarKumbağ’da Şarköy’de, BalıkesirlilerAkçay’da, İzmirlilerMordoğan’da, Mersinliler Taşucu’nda Narlıkuyu’da, Hataylılar da Arsuz’da geçiriyorsa Rigalılar da yazın Jurmala’ya akın ediyor. Jurmala, Letonya’nın başkenti Riga’nın yazlık ve mesire yeri olmakla kalmıyor, tüm ülkenin tatil ihtiyacını tek başına karşılıyor. İşte bu yüzden Jurmala, 2 milyon nüfuslu Letonya’nın en popüler ve gözde tatil beldesi. Bu kavrama sadece Letonya’yı değil, Litvanya ve Estonya’nın da dahil olduğu Baltıkları dahil edersek yanlış olmaz.
Jurmala, Birinci Dünya Savaşı sonlarına doğru Rusya’dan ayrılarak bağımsızlığını ilan eden 3 Baltık ülkesinin de kıyısının bulunduğu Baltık Denizi’nin belki de en karizmatik sahil kenti. Letonya’nın başkenti Riga’ya 25 kilometre uzaklıkta bulunan bu şirin kasaba, Riga ziyaretiniz sırasında mutlaka uğramanız gereken yerlerin başında geliyor. Eğer Riga’nın müthiş zarafetteki sokaklarından ve davetkar bar ve pub’larından fırsat bulursanız bu kasabaya uğradığınıza asla ama asla pişman olmayacaksınız.
Jurmala’ya hem otobüsle hem de trenle ulaşmak mümkün. Ben gidişi 1.90 Euro ödeyerek otobüsle, dönüşü ise 1.60 Euro ödeyerek trenle gerçekleştirdim. Old Town’ın bittiği yerde Spice Alışveriş Merkezi karşısında Riga’daki ulaşımın ana sağlandığı duraklardan kalkan minibüslerle gideceğiniz gibi yine bu bölgedeki tren istasyonu durağından da binebilirsiniz. Eğer gitme tercihinizi trenle yapacaksanız Majori İstasyonu’nda inmeniz gerekiyor.
Jurmala turistik bir bölge olduğu için etrafta çok güzel ikişer katlı villalar mevcut. Muhteşem peyzajlı bahçeleri görünce insanın burada en azından yazları birkaç haftasını geçirme isteği uyanıyor.
Jurmala aslında tam bir kaçamak ve keyif geçirme yeri. Ziyaret edilecek bir müzesi ya da binası olmadığı için sahil şeridinde ve iç kısımlarda yürüyüşler yaparak keyifli vakit geçirebilirsiniz.
Jurmala’nın en güzel yanlarından biri de mimarisi. Şehirdeki ahşap evlerin çoğu UNESCO tarafından koruma altına alınmış. Gerçekten çok estetik yapıları var. Sokakları gezerken hayranlıkla izleyeceğinize eminim.
Majori İstasyonu’nun bir üst kısmında yer alan JurasSokağı çok sayıda kafe, restoran ve mağaza ile dolu. Kendinize bu işletmelerden birinde dondurma ısmarlayabilirsiniz. Tadı eminim ki çok hoşunuza gidecektir.
Jurmala bir spa merkezi ve spa merkezleri ve otelleriyle de ünlü. Ben hiç yanaşmadım ancak meraklısıysanız bu merkezlerin birinde çamur banyosu yapabilirsiniz.
Ve gelelim Jurmala’da geçirdiğim en keyifli zamana. Motosikletiyle Avrupa’yı karış karış keşfeden İzmirli Aydın abiyle tanışıklığımız sonrası Jurmala sokaklarında bir kez daha rastlaştık. Ve daha sonra aynı hostelde kaldığımı öğrendiğim Avrupa ve Orta Asya keşif turuna çıkan Güney Afrikalı Marken de ekibe dahil olunca bir Kafkas restoranı olan Zanzegur’a girdik.
Teras kısmına geçtiğimizde masada oturan Kanadalı Alanis ve Slovak Miroslova ile tanışınca aynı masada buluştuk. Alanis, Kuzey Avrupa’yı ve İskandinavya’yı gezmek üzere, Miroslova ise Güney Amerika seyahati sonrası Avrupa’dan evine ülke ülke gezerek yol alan iki gezgin.
4 kıtadan ve 4 milletten 5 kişi olarak birer bira siparişimizi verdik. Bu arada biralarımız, Leton birası olan Uzavas. Biralarımızı beynelmilel sohbet eşliğinde sürdürürken biraz da sahil kenarına inelim düşüncesiyle kalkma kararı aldık.
İşte yazının en eğlenceli kısmı da burada devreye girdi. 5 bira ve bir Rimi dedikleri cips için 7,5 Euro hesap geldi. İşte hesap geldiğinde anladım ki sadece tüm hesabı ödemek sadece Türklere özgü bir durum değilmiş. Herkes hesabı ödemeye hareketlenince kısa süreli bir kaos ortamı oldu.
İşte tam da bu sırada garson kız olaya büyük bir profesyonellikle müdahale etti ve hesap ödeme heveslisi olan bizlere bir oyun önerdi. İşin garibi hesabı kaybeden değil, kazanan ödeyecekti.
Miroslava uzun bacaklarının avantajı ile oyunu kazanmış ve hesabı ödemişti. Yani anlayacağınız o gün hesap ödeme bizler için ceza değil bir ödül şekli olmuştu. Daha sonra hep birlikte sahil şeridine doğru bir yürüyüş yaptık.
Ben Haziran sonunda gitmeme güvenerek sırt çantamda her daim yeri olan deniz şortumla Baltık Denizi‘ne girer iki kulaç atar çıkarım fikrine kapılmıştım ki körfezin beni dalgalarla karşılamasına rağmen bu düşüncem hala geçerliydi. Havanın 16 derece olması da gözümü korkutmadı çünkü şifa niyetine, Rigalıların meşhur içkisi BlackBalsam içer geçerim diyordum. Ancak tüm bu planlarım sahil kıyısına indiğimde değişti. Çünkü körfez rüzgarı öylesine sert ve şiddetliydi ki, Baltık’ın serin sularına sadece bir dokunup kaçtım.
Jurmala’nın sahil şeridi gerçekten de çok güzel. Gittiğimiz dönem nedendir bilmem çok kalabalık değildi ancak Baltık’ın hırçın dalga sesleri arasında kumsalda yürüyüş çok güzel hislere kapılmanıza yol açacaktır.
Yürüyüş sonrası bizi anca cadde üzerindeki bir parkın içinde güzel bir sürpriz bekliyordu. Küçük çocuklardan oluşan bir korunun resitaline denk gelince bu güzel anı değerlendiriyoruz tabi.
Sonrasında ise Majori İstasyonu üzerinden Riga’ya doğru dönüyoruz…